Gizli Video, Ses Kaydı veya Fotoğrafların delil niteliği
- avukatka
- 3 Eyl 2020
- 3 dakikada okunur

Teknolojinin gelişmesi ile en ucuz telefonların bile artık muhteşem fotoğraf makinalarına dönüştüğü , video kamera olduğu günümüzde bu cihazlar ile çekilen görüntülerin veya kaydedilen seslerin mahkemelerde delil olarak kullanılıp kullanılamayacağı en çok merak edilen konulardan bir tanesi.
Gizli bir şekilde alınan ses, fotoğraf veya video kayıtları, “hukuka uygun elde edildikleri takdirde” elbette özel hukuk davalarında ve ceza yargılamalarında delil değerine sahiptir. Burada ayrım “hukuka uygun elde edilmedir.”
İşte burada ana soru bu görüntülerin “hukuka uygun elde edilip edilmedikleri” noktasında toplanıyor. Çünkü “hukuka aykırı bir şekilde elde edildiği kabul edilen” ses, görüntü veya video kayıtları hukuk veya ceza mahkemelerinde delil olarak kullanılamadığı gibi ayrıca çeken kişi açısından üstüne bir de özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabiliyor. Unutmamak gerekir ki, hukuka aykırı elde edilen gizli ses, fotoğraf veya video kayıtlarını hukuka aykırı elde eden kişiler, 5237 sayılı TCK’nın “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenen kuralları ihlal edebilir.
Türk hukuk sisteminde hukuka aykırı elde edilen delillerin mahkeme tarafından hükme esas alınamayacağına ilişkin düzenlemeler mevcuttur:
Hukuk davası yargılamalarını düzenleyen HMK m.189/2 maddesi gereğince “Özel hukuk uyuşmazlıkları (boşanma davası, alacak davası vb.) hakkında mahkeme tarafından karar verilirken hukuka aykırı deliller bir vakıanın ispatında dikkate alınmaz.”
Ceza davası yargılamalarını düzenleyen Ceza muhakemeleri Kanununa göre ise ceza davalarında her şey delil olarak değerlendirilebilir. Ancak, CMK m.217/2 maddesi gereğince “şüpheli veya sanığın işlediği suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş delillerle ispat edilebilir”. CMK m.206/2-a maddesi ise “Hukuka aykırı elde edilerek ceza davasında kanıt olarak ileri sürülen deliller hakim tarafından reddedilir.” Hükmüne sahiptir.
Normal şartlarda gizli görüntü ve video kayıtları ceza ve özel hukuk yargılamalarında delil olarak kullanılamaz. Ancak, belli durumlarda yaşanmış bir olayın tarafı olan kişilerin yaptığı kayıtlar hukuka uygun delil olarak kabul edilip ispat amacıyla kullanılabilir.
Mesela müşterek konut içerisine bir dinleme cihazı yerleştirilerek alınan kayıtların delil vasfı olmayacaktır. Yine taraflardan birinin diğerinin rızası olmaksızın telefon konuşması esnasında aldığı ses ve video kaydı delil olarak kullanılamayacaktır. Mahkemenin bakacağı husus, ses ve video kaydı alınırken karşı tarafın bilgisi ve rızasının olup olmadığıdır. Karşı taraf, ses ve video kaydı alındığını biliyorsa ve rıza gösteriyorsa bu durumda ses kaydı delil olarak kullanılabilir. Ancak bilgi verilmeden ve rıza alınmadan elde edilen ses ve video kaydının delil olarak kullanılması mümkün değildir. Yani eşinizin telefonuna casus yazılım yükleyerek elde ettiğiniz delillerde mahkemede kullanılamaz. Hatta tam tersine Yargıtay yapmış olduğu değerlendirmelerde, müşterek konut içerisine ses ve video kaydı için cihaz yerleştirmenin hukuka aykırı olmasının da ötesine geçerek bunun diğer taraf için bir boşanma sebebi olduğunu değerlendirmiştir. Yani eşin rızası olmaksızın ses ve video kaydı alınması, güven sarsıcı bir davranıştır ve eşinin bilgisi ve rızası olmadan elde edilen kayıtlar hem boşanma davasında lehinizde kullanılamayacak ve hem de sesi kayda alınan eş için onun lehine geçerli bir boşanma nedeni yaratacaktır.
Yargıtay uygulamalarına göre, aşağıdaki şartların gerçekleştiği takdirde elde edilen delil hukuka uygun delil olarak kabul edilir. Aman dikkat aksi halde başınız özel hayatın gizliliğini ihlal ettiğiniz gerekçesi ile belaya girebilir.
1. Ses, görüntü veya video kaydı yapan kişinin kendisine veya yakınlarına karşı işlenmekte olan (cinsel taciz, cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bir suç söz konusu olduğu için kayıt yapması gerekir. Kendisine veya bir yakınına karşı işlenen herhangi bir suç veya suç teşkil etmese de haksız saldırı yokken yapılan her türlü kayıt hukuka aykırı olup delil değeri yoktur.
2. Kayıt yapan kişinin veya yakınları aleyhine işlenen suç veya haksız saldırı, “tesadüfen” veya “ani gelişen bir olay” şeklinde cereyan etmelidir. Tesadüfi veya ani gelişmeyen bir olay nedeniyle sistematik ve planlı bir şekilde delil oluşturmak amacıyla yapılan ses, fotoğraf veya video kayıtları suç teşkil eder. Örneğin gizli kamera koyarak sürekli kayıt almak ve bu kayıtların arasından işine geleni kullanmanın tesadüfen veya ani gelişen bir olay olarak algılanmayacağı açıktır.
3. Ses, fotoğraf veya video kaydı yapan kişinin, işlenen suç nedeniyle o anda kolluk güçlerine başvurma imkanından yoksun olması gerekir.
4. Ses, görüntü veya video kaydı yapan kişi kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleme ve yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla bu kayıtları yapmalıdır. Kayıtların üçüncü kişilerle paylaşılması veya bu amaçla yapılması suç teşkil eder. Kayıtlar ancak yetkili makamlara sunulabilir.
5. Boşanma davası, alacak davası, tazminat davası gibi özel hukuk davalarında kişinin kendisinin veya bir yakının iddiasını ispatlamak amacıyla “bir kereye mahsus yapılan kayıtlar” da delil değerine sahiptir. Örneğin, eşini sokakta bir başkası ile birlikte gördüğünde bu durumu video kaydı ile tespit edip bu görüntü boşanma davasında kullanıldığında, yapılan kayıt hukuka uygun delil olarak kabul edilir. Ama sistematik ve planlı bir şekilde delil elde etmek için özel hayatı ihlal edecek şekilde sürekli fotoğraf çekilmesi, ses kaydı alınması veya video kaydı yapılması suç teşkil eder. Suç işlenerek elde edilen materyaller ise hiçbir ceza ve hukuk davasında delil olarak kullanılamaz.
O yüzden Türkiye’de "Özel Dedektiflerin" filmlerde görüldüğü şekilde iş yapmaları bizim hukukumuza göre mümkün değildir.
Bu nedenlerle elinizde bulunan görüntü veya seslerin hangisinin kullanılıp, kullanılmayacağını, hangisini kullanırsanız suç işlemiş olabileceğinizi avukatınıza danışmanızda yarar bulunmaktadır.
Comments